-
1 finir
Iv t1 terminer bitirmek◊Il a fini de parler. — Konuşmasını bitirdi.
2 en finir avec qqch sonuçlandırmak◊Il faut en finir avec ces histoires. — Bu meselelere son vermek gerekir.
3 consommer bitirmekIIv i1 bitmek◊Cette histoire finit bien. — Bu hikâye iyi bitiyor.
◊Ce mot finit par un "t". — Bu sözcük "t" harfiyle bitiyor.
2 finir par (suivi d'un inf.) sonunda◊Il finira par te pardonner. — Sonunda seni affedecek.
-
2 achever
-
3 Dach
-
4 تسهل
تَسَهَّلَ1. kolaylamakAnlamı: bir işi bitirmek üzere olmak2. kolaylaşmakAnlamı: kolay duruma gelmek -
5 تيسر
تَيَسَّرَ1. kolaylaşmakAnlamı: kolay duruma gelmek2. kolaylamakAnlamı: bir işi bitirmek üzere olmak -
6 نجح
IنَجَّحَbaşarmakIIنَجَحَbaşarmakنُجْح1. muvaffakıyetAnlamı: başarı2. iflâhAnlamı: güç durumdan kurtulma3. başarıAnlamı: başarmak işi, muvaffakiyet -
7 кончать
несов.; сов. - ко́нчить, врзbitirmek; bağlamak; tamamlamak ( завершить)ко́нчить шко́лу — okulu bitirmek
ко́нчить ремо́нт — tamiri bitirmek
не ко́нчив одного́ де́ла, —... bir işi bitirmeden...
я ещё не ко́нчил (говорить) — sözümü bitirmedim / bağlamadım henüz
он ко́нчил своё выступле́ние призы́вом — konuşmasını bir çağrıda bulunmakla / bir çağrıyla bitirdi
с таки́м / э́тим положе́нием на́до конча́ть! — bu duruma bir son vermeli!
конча́ть рабо́ту (о бригаде, смене и т. п.) — paydos yapmak
конча́й рабо́ту! — paydos!
когда́ ты (то́лько) ко́нчишь кури́ть? — ne zaman bırakacaksın şu sigarayı?
е́сли он не ко́нчит ворова́ть, —... hırsızlıktan el çekmezse...
••он пло́хо ко́нчит — sonu fena / kötü olacak
конча́ть жизнь самоуби́йством — intihar etmek
-
8 قضى
Iقَضَّى1. kotarmakAnlamı: bir işi tamamlamak2. bitirmekAnlamı: sona erdirmek3. bütünlemekAnlamı: eksiksiz duruma getirmek, tamamlamakIIقَضًى1. kararAnlamı: tartışılarak verilen kesin yargı2. fermanAnlamı: buyruk, emirقَضَى1. kotarmakAnlamı: bir işi tamamlamak2. bitirmekAnlamı: sona erdirmek3. bütünlemekAnlamı: eksiksiz duruma getirmek, tamamlamak -
9 conclure
-
10 bringen
bringen <bringt, brachte, gebracht> ['brıŋən]vtdas Essen auf den Tisch \bringen yemeği sofraya getirmek;etw in Ordnung \bringen bir şeyi yoluna koymak;jdn vor Gericht \bringen biriyle mahkemelik olmak;Glück \bringen şans getirmek;jdn in Verlegenheit \bringen birini bozmak [o mahcup etmek];etw an den Tag \bringen bir şeyi ortaya çıkarmak;jdn auf die Palme \bringen ( fig) birini çileden [o zıvanadan] çıkarmak;jdn auf Touren \bringen birini harekete geçirmek;jdn auf etw \bringen birinin aklına bir şey getirmek;jdn aus dem Konzept \bringen birinin aklını karıştırmak;etw zur Sprache \bringen bir şeyi dile getirmek;etw zu Papier \bringen bir şeyi kâğıda dökmek;etw auf den Markt \bringen bir şeyi pazara çıkarmak;ein Kind zur Welt \bringen dünyaya bir çocuk getirmek;es weit \bringen (hayatta) yükselmeketw an sich \bringen üstüne geçirmeketw mit sich \bringen; ( zur Folge haben) bir şeyi beraberinde getirmek, bir şeyi doğurmak [o neden olmak]etw hinter sich \bringen bir şeyi bitirmek, bir işi hâlletmek;sie wollen sie unbedingt unter die Haube \bringen onun başını ille bağlamak istiyorlar, onu ille baş göz etmek istiyorlar;seine Schäfchen ins Trockene \bringen ( fig) küpünü doldurmak;jdn um die Ecke \bringen ( fam) birini öldürmekwas bringt das? bu ne getirir?;das bringt doch überhaupt nichts! bu hiçbir şey getirmez ki!4) ( wegnehmen)jdn um etw \bringen birini bir şeyden etmek;jdn ums Leben \bringen birinin canına kıymak;jdn um den Verstand \bringen birinin aklını başından almak5) jdn zum Lachen \bringen birini güldürmek;etw nicht übers Herz \bringen bir şeye gönlü razı olmamak, bir şeye kıyamamak;du bringst mich nicht dazu, das zu tun bunu bana yaptırtamazsın -
11 hinter
hinter ['hıntɐ]I präp1) (da\hinter) arkasında;\hinter jdm sitzen birinin arkasında oturmak;drei Kilometer \hinter Muðla Muğla'nın üç kilometre arkasında;das Schlimmste hast du schon \hinter dir işin en kötü tarafını atlattın artık;2) ( zeitlich)zehn Minuten \hinter der Zeit sein on dakika gecikmiş olmak3) ( Reihenfolge) geride;er ließ ihn weit \hinter sich dat onu çok geride bıraktı4) (\hinter... her) peşinde;\hinter jdm herlaufen birinin peşinden koşmakII präp arkasına;stell das Buch \hinter die anderen kitabı ötekilerin arkasına koy;etw \hinter sich bringen bir şeyi bitirmek, bir işi hâlletmek -
12 تأثث
-
13 termingemäß
eine Arbeit \termingemäß abgeben/fertig stellen bir işi gününde vermek/bitirmek [o tamamlamak] -
14 أتم
أَتَمَّ1. yetiştirmekAnlamı: tamamlamak2. tümlemekAnlamı: tüm durumuna getirmek3. neticelendirmekAnlamı: sonuçlandırmak4. tamamlamakAnlamı: tamam duruma getirmek5. kotarmakAnlamı: bir işi tamamlamak6. bitirmekAnlamı: sona erdirmek7. bütünlemekAnlamı: eksiksiz duruma getirmek, tamamlamak -
15 أفلح
-
16 أكمل
أَكْمَلَ1. yetiştirmekAnlamı: tamamlamak2. tümlemekAnlamı: tüm durumuna getirmek3. kotarmakAnlamı: bir işi tamamlamak4. bitirmekAnlamı: sona erdirmek5. bütünlemekAnlamı: eksiksiz duruma getirmek, tamamlamak -
17 أنجح
-
18 أنهى
أَنْهَى1. neticelendirmekAnlamı: sonuçlandırmak2. kotarmakAnlamı: bir işi tamamlamak3. bitirmekAnlamı: sona erdirmek4. bütünlemekAnlamı: eksiksiz duruma getirmek, tamamlamak -
19 استكمل
اِسْتَكْمَلَ1. tümlemekAnlamı: tüm durumuna getirmek2. kotarmakAnlamı: bir işi tamamlamak3. bütünlemekAnlamı: eksiksiz duruma getirmek, tamamlamak4. bitirmekAnlamı: sona erdirmek -
20 بز
Iبَزّ1. mensucatAnlamı: dokuma, tekstil2. manifatura3. çuhaAnlamı: ince, sık dokunmuş yün kumaş4. aba5. peşkirAnlamı: bez, örtüIIبَزَّ1. kazanmakAnlamı: yenmek, galip gelmek2. kahretmekAnlamı: ezmek, perişan etmek3. yenmekAnlamı: üstün gelmek4. başarmak
- 1
- 2
См. также в других словарях:
işi olmak — 1) yapacak bir şeyi bulunmak 2) işi istediği gibi bitirmek 3) uğraşma zorunda olmak Üstelik sen de buraya girmeye kalkışırsan işimiz var … Çağatay Osmanlı Sözlük
iş bitirmek — bir işi iyi bir sonuca ulaştırmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
bıçak silmek — bir işi bitirmek … Çağatay Osmanlı Sözlük
kolaylamak — i Bir işi bitirmek üzere olmak, bir işin sonuna yaklaşmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
sonunu almak — 1) bir işi bitirmek 2) bir işin bittiğini görmek … Çağatay Osmanlı Sözlük
nokta koymak — 1) gereken yerde nokta işaretini kullanmak 2) mec. bir işi bitirmek, tamamlamak 3) mec. son noktayı koymak … Çağatay Osmanlı Sözlük
sonuç almak — 1) bir işi bitirmek, sonuçlandırmak 2) istenilen sonuca ulaşmak, verim almak Görüşmelerden sonuç alınamadı … Çağatay Osmanlı Sözlük
yüzüp yüzüp kuyruğuna gelmek — uzun sürmüş bir işi bitirmek üzere olmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
cenazeyi kaldırmak — 1) ölüyü gömmek üzere götürmek 2) ölüyü gömmek 3) mec. ortada kalan bir işi bitirmek … Çağatay Osmanlı Sözlük
tatlıya bağlamak — (bir işi) kavgalı bir işi gönül hoşluğuyla bitirmek Hayır kardeşim, istemez diye tatlıya bağladım. O. V. Kanık … Çağatay Osmanlı Sözlük
yüz akı ile çıkmak — (bir işten) bir işi kendi saygınlığını yitirmeden eksiksiz ve başarılı olarak yapıp bitirmek Biz buraya geldi isek her hâlde yüzümüzün akı ile çıkacağımızdan şüphe etmeyesin! E. E. Talu … Çağatay Osmanlı Sözlük